14 Haziran 2009

ayrılık vakti...

Gözyaşı terk ederken yuvasını
nereden bilsindi zavallı hemen,
biraz sonra bir ayrılığın resmini çizecek!
Dalında son defa salındıktan sonra

döne döne eylül sarısı yaprak...
Burası dünya...
Burası dünya...
Ayrılık muhakkak...

Ayrılığa biz bunca ayrıyken;
ayrılık muhakkak!

Ya hak!
Ya Hay!
Ya Kayyum!


Ali Hakkoymaz
foto /erhan başyiğit

2 yorum:

meftun dedi ki...

Ayrılıklar belkide tüm bu hüzünler bir kavuşmanın hazırlığıdır belkide...
Ayrılık ve hüzün ile ilgili size bir yazı okutmak isterim haddim olmayarak..aşağıdaki adresi tıklayıp indirebilirsiniz...

http://cid-0dd46127d1b4bbae.skydrive.live.com/self.aspx/Ortak/HAZ%c4%b0NE%20BULDUM.doc

nadarû dedi ki...

estğ, ne demek zevkle okudum...
ve şu satırlar her şeyi özetliyor galiba:

"...Hüzün Yılının hemen peşine yaşanan bir olay vardı!... İnsanlık Tarihinin en zirve olayı!.. Bir daha tekrarı hiçbir insana nasip olmayacak o büyük mucize!.. Alemlerin Efendisi Hüznün akabinde Mi’rac ediyordu! Beş vakit Salat o yıl inzal oluyordu! Tevhid Ehline Cennet müjdesi o yıl geliyordu!... Medine’ den gelen heyetler, o yıl grup grup İslam’a giriyordu.

Birden doğruldu yerinden… Pencereden ufuklara bakarken hiç tatmadığı bir sürur kapladı gönlünü… Mırıldandı; “Demek bazı kayıplar, içsel mirac eşiğine gelmek içinmiş… Demek bazı acılar, müjdelere yer açmak içinmiş! Hakiki huzurun kapısıymış hüzün!..

Çok eskilerden bir Hak Dostunun veciz yorumunu hatırladı: HÜZÜN HAZİNEDİR !...
Hazine ile hüzün aynı kökten türemişti. Kayıplardan, yıkımlardan sonra mi’rac geldiğine göre; paha biçilmez hazinelere gebe kalmaktı hüzün! Kutlu bir doğum yakındı o zaman!

Biraz önceki içe kapanıklığı birden coşkuya dönüştü. Akşam vakti pencereyi açarak delicesine haykırdı karşı dağlara:
“ Merhabaaaaaa Hüzüüüünnnn!..."

teşekkür ederiz böylesi güzel satırları bizimle paylaştığınız için,eyvallah..