nereden bilsindi zavallı hemen,
biraz sonra bir ayrılığın resmini çizecek!
Dalında son defa salındıktan sonra
döne döne eylül sarısı yaprak...
Burası dünya...
Burası dünya...
Ayrılık muhakkak...
Ayrılığa biz bunca ayrıyken;
ayrılık muhakkak!
Ya hak!
Ya Hay!
Ya Kayyum!
Ali Hakkoymaz
foto /erhan başyiğit
2 yorum:
Ayrılıklar belkide tüm bu hüzünler bir kavuşmanın hazırlığıdır belkide...
Ayrılık ve hüzün ile ilgili size bir yazı okutmak isterim haddim olmayarak..aşağıdaki adresi tıklayıp indirebilirsiniz...
http://cid-0dd46127d1b4bbae.skydrive.live.com/self.aspx/Ortak/HAZ%c4%b0NE%20BULDUM.doc
estğ, ne demek zevkle okudum...
ve şu satırlar her şeyi özetliyor galiba:
"...Hüzün Yılının hemen peşine yaşanan bir olay vardı!... İnsanlık Tarihinin en zirve olayı!.. Bir daha tekrarı hiçbir insana nasip olmayacak o büyük mucize!.. Alemlerin Efendisi Hüznün akabinde Mi’rac ediyordu! Beş vakit Salat o yıl inzal oluyordu! Tevhid Ehline Cennet müjdesi o yıl geliyordu!... Medine’ den gelen heyetler, o yıl grup grup İslam’a giriyordu.
…
Birden doğruldu yerinden… Pencereden ufuklara bakarken hiç tatmadığı bir sürur kapladı gönlünü… Mırıldandı; “Demek bazı kayıplar, içsel mirac eşiğine gelmek içinmiş… Demek bazı acılar, müjdelere yer açmak içinmiş! Hakiki huzurun kapısıymış hüzün!..
Çok eskilerden bir Hak Dostunun veciz yorumunu hatırladı: HÜZÜN HAZİNEDİR !...
Hazine ile hüzün aynı kökten türemişti. Kayıplardan, yıkımlardan sonra mi’rac geldiğine göre; paha biçilmez hazinelere gebe kalmaktı hüzün! Kutlu bir doğum yakındı o zaman!
Biraz önceki içe kapanıklığı birden coşkuya dönüştü. Akşam vakti pencereyi açarak delicesine haykırdı karşı dağlara:
“ Merhabaaaaaa Hüzüüüünnnn!..."
teşekkür ederiz böylesi güzel satırları bizimle paylaştığınız için,eyvallah..
Yorum Gönder