26 Mayıs 2009

ille de namaz...

Ebû Hüreyre (Radıyallahu anh) şöyle dedi:

Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i:

"Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır. Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın"

buyururken işittim.

Buhârî, Vudû' 3; Müslim, Tahâret 35

23 Mayıs 2009

21 Mayıs 2009

tünel...

...
"Nedir ki bir adım ötesi!.."
diye sorasım gelir...
adımlar;
koca bir görünmezlik ülkesi !

tünele girdik...
aşka çıkar mı ki
yolun sonu?
...!

13 Mayıs 2009

mavisini yitirmiş yaşamak...


Mavi..tüm renklere can üfleyen yaramaz çocuk...yaşamın rengi, tadı cazibesi velhasıl ta kendisidir.
Rengini yitirmiş bir yaşamak neye yarar?
İşte şehirler bir bir yitiriyor mavisini. Rengi gittikçe kararıyor dünyamızın. Mavinin perdeleri kapanıyor. hani gökyüzü, hani paldır küldür bulutlar, hani yağmur sonrası yedi renkli gökkuşağı?
Kuş oldu, uçup gitti hepsi. Göğe baksam, suya baksam, nereye gitsem mavilik görünmüyor.Şehirde sis, şehirde duman, şehirde griler ve siyahlar...


Tadını ve doğallığını yitirdi her şey.İçine
mavi sızmayan yiyecekler acı, rengine mavi vurmayan sular içilmiyor. Saçlarına mavilik inmemiş çocuklar çelimsiz... Şehirlilerin gözlerine mavi ışıklar, yüzlerine gülümseme değmiyor.

Kitaplar yalan söylüyor çocuklara. Şiirler, öyküler yalan...Göğün mavi mavi gülümsediği yok. Bir gün isyan edecek çocuklar bu yalanlara. "Hani mavi gök, hani dalın yeşili, masmavi deniz nerede?" diyecekler. Bir gün, "Mavinin Tarihi" diye bir ders okutulacak belki. Mavinin tarihi, mavinin ölümü diye.

Mavinin tarihinde, uçurtmanın tarihini okuyacak çocuklar.

Yine bir gün, maviyi hiç tatmadan ölenler olacak. İnsanlar, denizi ve suyu görecek, gökyüzüne bakacaklar; ama bir tutam renk, bir avuç mavilik görmeden; ümit nedir, hayal ve özgürlük nedir bilmeden göçüp gidecekler.

Ümidin, hayalin ve özgürlüğün maviye çaldığını kimseler bilmeyecek.

Şimdi siz, rengi eksilmiş dünyanın insanları! El kadar mavi görünüyorsa pencerenizden, hele başınızı kaldırınca masmavi, çılgınca bir gökyüzü görebiliyorsanız bir yerlerde, şükredin...

Gözbebeklerinize biriktirin o maviyi, hücrelerinize çekin.

Ve bizler için, bir de şehirlerin grisinde yitip giden çocuklar ve kuşlar için doya doya seyredin gökyüzünü...


Ali Çolak
(Ali çolak'ın "Mavisini yitirmiş yaşamak " adlı kitabından altını çizdiğim satırlardı.. damakta güzel bir tat bırakan, hüzün, umut kırıntıları arasında gidip gelen hoş bir kitap...okunmaya değer...)


foto/Erkan Demir


08 Mayıs 2009

ağla ve anla...

ağla/yamayanlar, anla/yamayanlardır, bilirsin...
ağlayamıyorsun demek öyle mi?
o halde sen hiç dönüp bakma bile kalbine...
çünkü o "kalp" çoktan "ç/ölün" olmuştur...
.n.n.

07 Mayıs 2009

lebi derya manzaraları...

...
Hadi oturup kanatın düşlerinizi
Kıyıları alın denizleri alın
Yakası açık rüzgârları
Dağları da alın kocaman dağları erkenden
Sular tutuştuğunda şenlik olacak; iyi mi?
...



Nurettin Durman

04 Mayıs 2009

aşktır halbuki...

...
"sayılı günler çabuk geçer" deriz...halbuki yanlış. Sayısız günler, sayılı günlerden daha kısadır.

Çünkü sayısız günler "sonsuzluk altatmacası"na sürükler insanı...

Ve sonu bilinmeyen günlerde, işleri yarına ertelemek kolaydır...

Ömür de öyle...

Yaşamayı yarına erteler dururuz...
Mevsimler geçer , ceketler eskir...
Sonra yenileri gelir, onlar da eskir...
Bir beden büyümüşsünüzdür bu arada...
Müstakbel tabutumuzun hacmi de artmıştır...
Düşünmeyiz...boş veririz hep...

Delik cepler gibi...
Sayısız günler gibi....

Kara bir sevdadır dünya; karalar...

"Aşk"tır halbuki yaşamayı bilmek....

....


Murat Başaran

03 Mayıs 2009

Kimi gözü gibi bakar;
Kimi çöpe atar!
...?

foto/buğra boz

fotoğrafın konuyla bağlantısı mı?...yok yok...sadece iyi gider diye düşüncesiyle eklenmiştir(yani bir bardak çay ve düşünme faslı :)