22 Şubat 2010

çaysız bir sohbet, aysız gece gibidir....



Aşk gibidir çay,
 içtikçe içilesi bir rüya...
En tazesinden demlemişken hüznümü..
can bardakta iki çay lütfen!

n.n.


15 Şubat 2010

çevrimiçi kalpler günü:)


Ders: Hayat bilgisi
Konu: Sevgililer günü
....
Genelde ben güncel konuları  pek sayfaya taşımam ama bu seferlik böyle oldu işte.  Sevgili "Gülnağme"arkdaşımızın yorumu üzerine, bir kaç bir şey söylemek geldi içimden. Aslında yorum kısmına yazacaktım, baktım yorum için biraz fazla uzun. Zaten bu konularda yazıp yazacağım da  bu olacak sanırım.  Aslına bakarsanız bu blogda yazılanlar, çizilenler, fotoğraflar...Kısaca "her şey" ama herşey zaten içimden geldiği gibi.

Efendim malumunuz  dün sevgililer günüydü ve geçti gitti bitti, her biten gün gibi. Etrafta da bir telaş,  bir telaş.....Haşmet Babaoğlu'nun dediği gibi  "Şimdi sevgili olduk, restoranları doldurduk" modunda geçti tüm gün..

Bayağılık kültürü yavaş yavaş bizim insanımızı da bulaşmaya başlamış ne yazık ki.  İnsanlar farkında değil ama herşey naylonlaştırıılmak üzere ayarlanmış.  Bir bayağılık kültürü almış başını gidiyor(Allah sonumuzu hayr eyleye)  Yok efendim sevgililer günüymüş, yok efendim arkadaşlık günüymüş, anneler günüymüş, babalar günüymüş, dostluk günüymüş...Sonu yok ki bunun; o kadar çoğaldı ki bu tür günler,günün kendisini yaşamaya zaman kalmadı. 

Sevgi,  bir güne sığdırılacak kadar basit bir olgu mu ? Bir kalbe girebilmek bu kadar kolay mı? Sevgi emek ister, hoşgörü ister, sabır ister..
Sevmek yürek  ister!...Sevgililer günü!...Sevgili!
Ben bir tek "Sevgili" biliyorum...

***
Ve inanırmısınız dün bir kanalda duydum, yaşanmış bir olay bu(belki bazılarına bu normal gelebilir) Bir anaokulunda cocuklara cadılar bayramını kutlatmışlar.  Hem de bizim memleketimizde cadılar bayramı....Yok artık yani!  Bu kadarına da pes doğrusu dedim kendi kendime.  Bu kadar da kültür yozlaşması olamaz...Ellerinde süpürge, gözlerinde  ruhsuz acımasız bakışlar, zihinlerinde birbirini yok etme düşüncesi.....Adı eğlence ama adı kutlama.  Gerisini artık varın siz kurgulayın...

***
 
Kendi kültürümüze bu kadar yabancılaşmak.  Kendimiz olmaktan bu kadar uzaklaşıp batı kültürüne hizmet etmek...Ne desem boş! Düşünsenize çocuk eve gidiyor biz bugün cadılar bayramını kutladık anne, ben büyüyünce cadı olacağım, ne güzel bi şeymiş anne cadı olmak, insanları korkutmak..

Şimdiden "yaşasın kötülük" dediklerini duyar gibiyim bu çocukların.

***

İnsanımız sömürülüyor, hem maddi hem manevi.
Kutladığımız her gün, bize başkalaştırılmış, özünden kopmuş robot insanlar olarak geri döner diye düşünüyor ve bu tür kutlamalara ben  hayır diyorum..

Muhalefet olmak böyle bir şeyse, ben muhalafet olmak istiyorum bu konuya..

Ama illa ki biz kutlayacağız, biz böyle mutluyuz, bir gün  de olsa sevgi sözcüklerinin havada uçuşmasını görmek istiyoruz,  bundan "kime ne!" diyenler varsa da buyursunlar kutlasınlar efendim, kime ne!
Hayırlı uğurlu olsun:)  Ne diyelim...

***

Denizler dalgalanmadan durulmaz...Düş(ünce)ler de...
Düşüncelerin sınırı yok, kutlanan günlerin de....
Kulağıma da özgürlük  fısıltıları geliyor...
Ama ben duymuyorum....
Çünkü kalbim  çevrimdışı bu aralar...

***

Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor...
Lütfen daha sonra tekrar deneyin...

***

Ve bir "gün" daha  soldu sahte gül(üş)lerin elinde..
Akşam oldu....
Ders sonu..

***

Yak ışıklarını artık kalbinin...

 ....

09 Şubat 2010

kalbim sana söylüyorum, diğer "yanım" sen anla!


Bir yanlış üç doğruyu götürür( imiş)...
Öyle demişlerdi...
Öyle biliyorum....
Ya bir "Doğru" ?
Silemez mi tüm yanlışları?
....?

Yanlışın silgisi...
Doğrunun tebeşiri...
Üç vakte kadar yol..

Yolluklarım nerde?
Elim dilim  bir de kalbim...

Yok ki  dilin kemiği..
dilim seni dilim dilim...
aşk olsun!
yine söylettin beni..

"Aşk" olsun durma!
Gönül trafiği açık....
Bir söyle çok dinle...
Bir söyle çok dinle...
"Bir"i söyle çok...
Söyleme....
Dinle...
Dinle..
Dinle...
...
Sus!(tum)...



n.n


...dokuzşubatikibinon...(suspus zamanı...)


05 Şubat 2010

mim+ödül....


Efendim, şimdi gelelim  bizim şu mim hadisesine. Biraz gecikmeli de olsa(affola!) yolüstü  blog  sakinlerimizden "Agresifboy" a çok teşekkür ediyorum, bize bu ödülü layık gördükleri için....Bu ara yine mim çok revaçta...Lakin bilen arkadaşlar bilir ki  biz genelde bizi mimleyen arkadaşlara tebessümlerimizle birlikte, kimseyi incitmeden, kendimizce "bir daha da mimlenmemek üzere" diyerek bir dilekte bulunuyoruz...Ama sonuçta yine de mimlenmekten kurtulamıyoruz,  o ayrı:)

Zaman aşımına uğradığı için mimin konusu neydi, onu  bile hatırlamıyorum şu an.  Galiba kendimiz hakkında ilginç 7  şey söyleyecektik....Evet öyleydi,sanırım...
Kendimiz hakkında 7 ilginç şey...

Kendim hakkımda konuşmayı değil de, daha çok yazılarımla burda olmayı seviyorum ben...Daha doğrusu, içimizden geçenleri, kalbimize düşenleri nacizane yazmaya çalışıyoruz burda...Şimdi düşündüm de "2007"den beridir blog yazarlığı yapıyorum.  Önce "blogcu"da,  şimdi de  1 yıla yakındır da "blogspot"tta ....keyfince lügat sitesindeki kelimelerle yaptığımız hasbihalleri de sayarsak...zaman ne de çabuk geçmiş:(....  kalem bizi iyiden iyiye  esir almış:)...yok..yok....kale(m) o  benim!...beni içten içe özgürlüğe kelepçeleyen kale(m)!...Ama her ne olursa olsun, yazmak benim için bir yaşama biçimi....bir tutku....özgürlüğün burçlarında dolaşmak gibi bir şey  yazmak....İnsan bir kez yazmayagörsün, bir daha da bırakamıyor ne yazık ki....bir gün belki de... hadi neyse söylemeyeyim, o da bana kalsın:)...

Farklı düşünenler de varsa da, onlara da saygı duyuyoruz pek tabi... Belki yazdıklarımıza kimileri değer veriyor....Kimileri dudak büküp geçiyor...Olabilir, zevkler ve renkler meselesi bu....İnsanlar aynı mı ki, fikirler aynı olsun....her insan ayrı bir alem ve her kalp ayrı bir frekans(aynı frekanstan geçen geçmeyen bütün herkese burdan selam ediyoruz bu arada:)...ve her kelime yeni bir ufuk....yeni bir bakış açısı....yeni bir yol....Kelimelerle olan yolculuğumuza da  kısmetse buralarda devam etmeye çalışacaz inşaAllah....Yolu burdan geçen ve  bütün blog sakinlerine, bütün arkadaşlara,  dostlara ve bize  bu ödülü layık gören değerli "Agresifboy" arkadaşımıza bütün misafirlerimize,  herkese ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum ...hepsi bizim için birer baş tacı:)

Evet...Şimdi 7 ilginç şeye geldi sıra.....Ben  2  ye indirdim gerçi:).. Biri "insan"....diğeri "yaşamak"....ama öyle:)
bundan daha ilginci var mı ki?...her ilginçlik bu iki kelime üzerinden yaşanmıyor mu zaten?...
Öyle öyle...ben evet diyorum:))....ya siz?....biraz politik oldu bu cevaplar  ama:)...artık kabul buyrun lütfen...bizde böyle:))

Hasılı kelam, bir mim hadisesine daha burda son verirken, dileyen arkadaşlar bu "mim"lenme oyununa(ki bu oyun daha çok yazarı mimletir ve dahi inletir:)  kaldıkları  yerden devam edebilirler...bizden şimdilik bu kadar...Vesselam...

ve dileğim hâlâ geçerli:)

***
resim daha sonra:))....
demeye kalmadan fotoğrafı da eklemiş bulunduk efendim....iyi seyirler:)