27 Ağustos 2009

Sabrın adın Ramazan,Şükrün adı Ramazan...

Ramazan Ramazan,

ezberi bozan...

...

Sabrın adın Ramazan...

Şükrün adı Ramazan...

***

güzel bir ezgi ve yüreğimize tebessüm konduran bir klip...beğenilerinize sunulur :)

26 Ağustos 2009

kapı çalar...

Bütün tedirginliğim üstümde
korkarak sorarım: "kim o?"
Ramazan!

Her yer dağınık
Aynadaki gözlerime yabancıyım!
Ellerimde ağırlığı dünyanın.
Kalbim paramparça;
Hoş geldin ramazan!

Gel şöyle gir içeri!
Sorma perişanlığımı n'olur!
İçim içimi yiyor zaten.
Ev senin; istediğin yere otur.
Görüyorsun, dalmışım dünyaya;
Unutup misafirliğimi.
Tam da vaktinde geldin!

"Nerde kalmıştık ?"

...
Ali Hakkoymaz

sevgi sınavı...

Bir gün, ermişlerden birine sormuşlar:
“Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?”
“Bakın, göstereyim” demiş ermiş.
Bir sofra hazırlamış. Sevgiyi dilinden düşürmeyen, ama dilden gönüle de indirmeyen kişileri çağırmış bu sofraya.
Hepsi yerlerine oturmuşlar.
Derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da ‘derviş kaşığı’ denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş:
“Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir şart da koşmuş. “Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok.”
“Peki” demişler ve çorbayı içmeye girişmişler.
Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden, sofradaki hiç kimse bir türlü döküp saçmadan götüremiyormuş çorbayı ağzına. En sonunda, bakmışlar bu iş olmuyor, vazgeçmişler çorbadan. Öylece, aç aç kalkmışlar sofradan.
Onlar sofradan kalktıktan sonra, ermiş:
“Şimdi de sevgiyi gerçekten bilip yaşayanları çağıralım yemeğe” demiş.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya. Ermiş:
“Buyrun bakalım” deyince de, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp karşısındaki ihvanına uzatıp içmişler çorbalarını.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve kendisi de doymuş olarak şükür içinde kalkmış sofradan.

“İşte” demiş ermiş:
“Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim ki, kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz. Şunu da unutmayın ki, hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman.”
İsmail Örgen

Küçük bir çocuk gibi şimdi kalbim...

Hoş geldin ey Şehr-i Ramazan!
Küçük bir çocuk gibi şimdi kalbim..
kelebek misali,
özgür...
mutlu...
sen de geldin ya...
pır pır etti işte!
kanatlanıverdi.
uçtu...
Yüreğimde bin umut
Güllerin kokusu...
Rahmetin...
Bereketin...
Huzurun...
Secdelerin...
Sığmaz oldu içim içime...
taştı yine yüreğim!
Katmer katmer şimdi
tüm dileklerim...
tövbelerim...
ve kayboldu...
incindiklerim...
küskünlüklerim..
kinlerim..
kibirlerim..
bitmeyen hüzünlerim...
Daha ne ister ki artık !
Ah şu benim uslanmaz yüreğim,
şu fakir...şu öksüz yüreğim.
daha ne ister!
daha ne!
Geldin ya!
Hoş geldin ey Şehr-i Ramazan!
hoş geldin...Safalar getirdin gönlüme....
Ama;yine gideceksin..
yüreğimde uçuşan kuşlar da peşinden...
Ah keşke...
keşke hiç gitmesen..
hep bizimle kalsan...
tutsan yüreğimizden...
tutsan...
hep umutla...
hep huzurla...
hep...
...
dipnot: bu karalamalar eski sayfamızdan alıntılanmıştır...diğer yazılarımızı da ara ara , "derinzamanlar"a taşıyacağız inş... Ramazan-ı Şerifinizi gönül huzuru ve bereketi ile geçirmeniz dileği ve duasıyla...
foto/Süleyman Çelikel

12 Ağustos 2009

nedense...

seviyorum
aklımın
almadığı şeyleri
...

İbrahim Tenekeci

07 Ağustos 2009

05 Ağustos 2009

Berat Kandili...

"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
( Ra’d Suresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, 1:597.)


***
bu gece saidler defterine yazılanlardan oluruz inş, bu geceyi layıkıyla geçirebilme duasıyla hepinizin beratı mübarek ola...
dua eder, dua beklerim inş...
hayırlı kandiller...


foto/Osman Yalçınkaya

04 Ağustos 2009

kim demiş!

 
kim demiş masallarda yaşadığımı,
geceleri gökyüzünden
yıldız topladığımı
kim görmüş.

kim demiş, gökkuşağının peşine takıldığımı..
rüzgarla yarıştığımı kim görmüş
yağmurda gül s/açtığımı
aşka kandığımı
yandığımı
bir aşkın alevinde...
gören var mı?
ben görmedim!

02 Ağustos 2009

çocuktan al haberi :))

Geçenlerde bir anne ve çocuğunun konuşmalarına kulak misafiri olmuştum ve küçüğün sorduğu soruyu duyunca, hafif bir gülümsemeyle beraber şaşırdım doğrusu  Tam da çocuktan al haberi(soruyu) dedirtecek bir soruydu.

Çocuk annesine dönüp:
-"Dünya bir insan mıdır anne?"deyince,
anne hafif bir şaşkınlıkla ne cevap vereceğini bilemeden biraz da gülümseyerek sadece "hayır" diyebilmişti...

Annesinin yerine ben cevap vermek istemiştim o an, ve şöyle demek gelmişti içimden:
-Evet tatlı çocuk, dünya bir insandır hem de ne insan; insanları parmağında oynatan, herkesi avucunun içine alan, sürekli insan hayatıyla beslenen ve hiç doymayan aç gözlü bir insan :)

...


foto/serkan koçak